Sayfalar

25 Nisan 2010 Pazar

Bakalım gelecek ne getirecek?

Şimdi (24 Nisan Cumartesi-24:00): Merak ediyorum geleceği. Öyle çok uzakları değil iki gün sonrasını. Geleceğe mektuplar yazmak, sağa sola mesajlar iliştirmek  adetimdir, severim böyle işleri. Sanki gelecekle bir derdim varmış gibi uğraşıyorum. Aslında değişen gelişen ve de uğraştığım gelecek değil aynadaki benim, ama bunu anlamak biraz zor sanırım.
Gelecek (26 Nisan Pazartesi-24:00): Papilon'un kaderi...

21 Nisan 2010 Çarşamba

Şeyler

Büyük büyük projeler üzerinde çalışırsın ya. Onlar küçük şeylerdir aslında.
Çocukça ve anlamsız gibi görünen işler vardır ya. Onlar büyük şeylerdir aslında.

Birini kazandığında, diğerini ise kaybettiğinde anlar insan.

M.S.

12 Nisan 2010 Pazartesi

Bu gün öğrendiklerim

Kendin ol...
              Kendini geliştir...
       İşini iyi bil...
                     İşini iyi yap...
  Analitik düşün...
           Çok çalış...
                   Daha çok çalış...
İyi hazırlan...
      Hatırla...
                   İletişime geç...
     Değer ver...
              Dayan...
 Heyecan ver...
                  Akıllı ol...
Çok konuşma...

         Git eğitimini al, öyle konuş...
                             Sahip ol...
   Bir tercih yap...
           Kendine dışarıdan bak...
İste...
Çok iste...

11 Nisan 2010 Pazar

Dünyanın en akıllı adamı

Diyojen’e sorarlar:
- üstad, bir adamın zekasını nasıl anlarsın?
  - konuşmasına bakarım.
- peki ya hiç konuşmassa?
  - henüz o kadar akıllısına hiç rastlamadım.

(kayak:dusunenadam.org)

Bir hikaye


Vaktiyle bir bilge hoca, yıllarca yanında yetiştirdiği öğrencisinin seviyesini öğrenmek ister.
Onun eline çok parlak ve gizemli görüntüye sahip iri bir nesne verip: “Oğlum” der,”Bunu al, önüne gelen esnafa göster,kaç para verdiklerini sor, en sonra da kuyumcuya göster. Hiç kimseye satmadan sadece fiyatlarını ve ne dediklerini öğren, gel bana bildir.
Öğrenci elindeki ile çevresindeki esnafı gezmeye başlar.
İlk önce bir bakkal dükkanına girer ve “Şunu kaça alırsınız?” diye sorar.
Bakkal parlak bir boncuğa benzettiği nesneyi eline alır; evirir çevirir; sonra: “Buna bir tek lira veririm.  Bizim çocuk oynasın” der.
İkinci olarak bir manifaturacıya gider. O da parlak bir taşa benzettiği  nesneye ancak bir beş lira vermeye razı olur.
Üçüncü defa bir semerciye gidir: Semerci nesneye şöyle bir bakar, “Bu der “benim semerlere iyi süs olur.Bundan “kaş dediğimiz süslerden yaparım. Buna bir on lira veririm.”
En son olarak bir kuyumcuya gider. Kuyumcu öğrencinin elindekini görünce yerinden fırlar. “Bu kadar değerli bir pırlantayı, mücevheri nereden  buldun?” diye hayretle bağırır ve hemen ilâve eder. “Buna kaç lira istiyorsun?” Öğrenci sorar: Siz ne veriyorsunuz?” “Ne istiyorsan veririm.”
Öğrenci, “Hayır veremem.” diye taşı almak için uzanınca kuyumcu yalvarmaya başlar: “Ne olur bunu bana satın. Dükkânımı, evimi, hatta arsalarımı vereyim.” Öğrenci emanet olduğunu, satmaya yetkili olmadığını, ancak fiyat öğrenmesini  istediklerini anlatıncaya kadar bir hayli dil döker.
Mücevheri alıp kuyumcudan çıkan öğrencinin kafası karma karışıktır. Böylesi karışık düşünceler içinde geriye dönmeye başlar. Bir tarafta elindeki nesneye yüzünü buruşturarak 1 lira verip onu oyuncak olarak görenler, diğer tarafta da mücevher diye isimlendirip buna sahip olmak için her şeyini vermeye hazır olan ve hatta yalvaran kişiler.
Bilge hocasının yanına dönen öğrenci, büyük bir şaşkınlık içinde başından geçen macerasını anlatır.

Bilge sorar:
“Bu karşılaştığın durumları izah edebilir misin?”

Öğrenci:
“Çok şaşkınım efendim, ne diyeceğimi bilemiyorum, kafam karmakarışık” diye cevap verir.

Bilge: “Bir şeyin kıymetini ancak onun değerini bileni anlar ve onun değeri bilenin yanında kıymetlidir.”

(kaynak:düsünenadam.org)

6 Nisan 2010 Salı

Zil sesi

Oyunun en güzel yerinde zilin çalması nasıl bir duygu. Uzun zaman oldu sanırım unutmuşum. Ama çok üzülmüşümdür eminim. Sanki dünyanın en önemli ve en keyifli işini yaparken zorla alıkoyulmak gibi bişeydir. Özlüyorum.

Davranışlar ve Tutumlar

İnsanların davranışlarını tutumları belirler.
Yani siz sigara içme davranışı gösteriyorsanız bu sizin aslında hayata bakış açınızla-yani tutumunuzla alakalıdır. O halde hayata bakış açınızı yani tutumunuzu değiştirirseniz sigarayı bırakırsınız.
Bu davranış değişikliğide insanın kendisi ve sevdikleri için yapabileceği nadir değişikliklerden birisidir, denemeye değer...