Sayfalar

26 Aralık 2008 Cuma

El ingenioso hidalgo Don Quijote de la Mancha


Tam adı El ingenioso hidalgo Don Quijote de la Mancha imiş Don Kişot'un. Kısaltılmış adını da doğru telafuz etmiyormuşuz. Don Kihote diye telafuz ediliyor. Aslında Don Kişot ile ilgili hiçbirşey bilmiyormuşum. Bu romanı bulup okumam gerekiyor.

23 Aralık 2008 Salı

Patch Adams


Sen soruya odaklanıyorsun. Soruya odaklanırsan asla yanıtı göremezsin.

Sorunun ötesine bakman gerek.

Hayatı nasıl yaşamak istersiniz?
Filmin başlarında yukarıdaki soruya çok güzel bir cevap veriliyor.

Altına sızdıran kahve dolu kağıt bardağı küçücük bir kağıt parçacığı ile tamir edebilirsiniz, yada kahvenin akıp gitmesine öööle bakarsınız, farketmezsiniz bile.

Umurunuzdamı?

Umurumda olmasını diliyorum.

Umurunda olan insanlarla tanışmak, umurumda olmalarına yardımcı olmalarını diliyorum.

Umurumda olmasına yardımcı olacak kitaplar okumak filimler izlemek istiyorum.

Herşey Yapılabilir Bir Beyaz Kağıtla


Uçak Örneğin, uçurtma mesela,

Ya da altına konulabilir bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için sallanan bir masanın.

......................................................................


Çocukluğumun vazgeçilmez oyunu külah yapılabilir.


......................................................................


0.5 kalemin mekanizmanı çıkartılarak elde edilen boruya ağzımızda ıslattığımız kağıt parcacığı ile mermi yapılabilir. Ne güzel yapışırdı o kağıt parçası tavana. Sonra kururdu orda ve bir hatıra kalmış olurdu sınıfın tavanında.


.......................................................................

22 Aralık 2008 Pazartesi

Unutmak insanoğluna verilmiş bir hediye

Unutmak insanoğluna verilmiş bir lütuf. Aksini düşünen var mı. Unutamıyorum denilen birşey varmı mesela. Tıpkı zaman içinde aşınan, yıpranan, ya da çürüyen toprak olan herşey gibi unutmak da bu hayatı yaşanılır kılıyor. Her şeyi hatırladığınızı düşünebiliyormusunuz? Mutlulukları bile unutamazsanız tuhaf bir hayat olur yaşadığınız. Çünkü mutluluğu da unutmalısınız ki yeni mutluluklar için çabalayasınız. Mütemadiyen mutlu bir şekilde yaşamak saf saf yaşamak gibi olurdu sanrım.

O halde bir yargıya varalım.
Unutmak yaşadığının ve de ölüyor olduğunun bir kanıtıdır.

Güzel mi?

3 Aralık 2008 Çarşamba

30 Kasım 2008 Pazar

Fıkra Gibi Spor Şurası









Meşhur Marmaray projesi hazırlanmadan önce dünyanın önde gelenen firmalarına davet yazıları gönderilir ve gerekli araştırmaları yaparak bu işin nasıl olabileceği sorulur. Verilen cevaplara göre ihale açılacaktır. Önce İngilizler gelir ve 1 ay hesap kitap yaptıktan sonra derlerki; bir ekibibimiz İstanbulun bir yakasından diğer ekibimiz de diğer yakasından kazmaya başlayacak, hesaplarımıza göre 5cm sapmayla ortada buluşacağız. Bu iyi bir hata payıdır ama ihale komisyonumuz bir de Alamanları çağıralım der. Malum Almanlar bu tarz işlerde iyidir. Alman ekip gelir İstanbula ve tam 2 ay hesap kitap yaptırktan sonra raporlarını açıklarlar. Derler ki bir ekibimiz İstanbulun bir yakasından diğer ekibimizde diğer yakasından aynı anda kazmaya başlayacak. Tam ortada 2cm sapmayla buluşacaklar. İhale komisyonu bir de Japonları dinlemek isterler. Japonlar İstanbula gelirler ve tam tamına 3 ay hesap kitap yaparlar. Derlerki; bir ekibimiz bir yakadan diğer ekibimiz diğer yakadan kazmaya başlayacak, tam ortada 0,5mm sapmayla buluşacaklar. Bu en iyi hesaplamadır fakat bizim komisyon ekibi bir de bizim mütahhitleri dinlemek isterler. Bizim ekip öyle fazla araştırmaya gerek duymaz, hesaplar ortadadır zaten. Derlerki; "bir ekibimiz İstanbulun bir yakasından kazmaya başlayacak diğer ekibimiz de aynı anda diğer yakadan kazmaya başlayacak. Ortada buluştuk buluştuk, buluşamadık iki tüneliniz olur!"






24 Kasım 2008 Pazartesi

Soru


Acaba liderler kişisel özelliklerinden dolayımı öyleler, yoksa lider oldukları için mi kişisel özellikleri bize öyle geliyor?


Ör:

Bir lider hırslı olduğu için mi lider yoksa liderlik kendisine hırslı olma sıfatını mı yüklüyor?

Acaba karizmatik olduğu için mi lider, yoksa lider olduğu için mi karizmatik mi görünüyor?

22 Kasım 2008 Cumartesi

OlasılıkSIZ


Bu aralar Adam Fawer'in olasılıksız adlı romanını okuyorum. İlginç bir giriş yapıyor yazar kitabında. Amerika'da piyango oyunu olan powerball'dan büyük ikramiyeyi kazanma olasılığı 12.000.000 da 1. Baya düşük bir olasılık gibi duruyor. Öte yandan jeofizikçilere göre dünyaya bir gök cisminin çarpması ve insanlığı yok etme olasılığı ise 1.000.000 da 1. Dünyamız insan ırkı öncesini de hesaplarsak 7.000.000 yıldır var. yukarıdaki hesaba göre dünya bu kısacık hayatı boyunca 7 kez yok olması gerekirdi.

Burdan çıkan sonuç ise çok basit.


Her an her şey olabilir...

20 Kasım 2008 Perşembe

Words


Smile an everlasting smile, a smile can bring you near to me.

Don't ever let me find you gone, cause that would bring a tear to me.

This world has lost its glory, let's start a brand new story now, my love.

Right now, there'll be no other time and I can show you how, my love.
Talk in everlasting words, and dedicate them all to me.

And I will give you all my life, I'm here if you should call to me.

You think that I don't even mean a single word I say.

It's only words, and words are all I have, to take your heart away



19 Kasım 2008 Çarşamba

Takım kurmak







Şöyle bir arkama baktığımda büyük işler yapmaya yeltendiğimde hep bir takım kurma gayreti içinde olduğumu görüyorum. Takım ruhuna inanıyorum. Fakat birçok sefer başarısız oldum bu uğurda. Eminim bu konuda da birçok bilmediğim vardır, öğrenmeye hazırım. Büyük işleri tek başıma yapamayacağımı biliyorum.




Bu takım kurma hevesimde çocukluğumda izlediğim Voltranın bir etkisi olmuşmudur acaba.
Yaşım ilerledikçe karşıma çıkan birçok şeyin altında çocukluğumda yaşadığım birçok olayın izlerini görüyorum. Mantıklı bir bağ kurunca işleri anlamak daha kolaylaşıyor.
Kollar-bacaklar-gövde ve bende başı oluşturuyorum. Voltran-voltran-voltran


18 Kasım 2008 Salı

An


Bazen iki seçeneği vardır insanın, ya kalıcak ya gidecektir, ya sevecek yada terk edecek gibi, ya sağdan ya da soldan gideceği gibi. Böyle anlarda hep doğru kararı verenlere çok saygı duyuyorum. Aslına bakarsanız doğru kararı verme olasılığınız da yüksektir bu durumlarda. %50. Ama ben nedense hep yanlış kararı veririm bu durumlarda ve kendime kızarım, hatta kendimden küserim. Bu anlarda nasıl doğru kararı verebileceğimi anlayamıyorum.
Doğru kararı verebilmek için ne yapmalıyım?
Doğru kararı verebilmek için ne yapmalıyım?
Doğru kararı verebilmek için ne yapmalıyım?
Doğru kararı verebilmek için ne yapmalıyım?

14 Kasım 2008 Cuma

Gitmek mi kolay yoksa kalmak mı?

Bu soruya verebileceğim cevap "soruyu kim soruyor, giden mi, kalan mı?" olurdu. Gitmek herşeye rağmen onurlu geliyor insana. Her şeyden vazgeçmek, kalanları kalanlara bırakmak, arkasına bile bakmamak. Başını alıp gitmek...
Fakat ben sanırım "kalan"ım.