
Kırmızı gökyüzünün altında, toprak bir evin önünde oturmuş, boşluğa bakan yaşlı bir adam görmüştüm.
Onu selamlayıp ne yaptığını sordum.
"Bekliyorum kızım" dedi.
"Neyi bekliyorsun amca?" dedim.
Sanki yıllardan beri baktığı boşluktan gözlerini çevirip bana baktı, soruma şaşırmış gibi,
"Neyi bekliyeceğim" dedi, "günün bitmesini..."
"Huzur" sözcüğü bana hep orda öylece oturup günün bitmesini bekliyen yaşlı adamı hatırlatır.
Günün bitmesini beklerken,
Haftanın, ayın bitmesini beklerken,
Yılların bitmesini beklerlken,
Bir ömür geçiyor huzurlu bir şekilde.
huzur buysa eğer ben huzurlu olmak istemiyorum.