Sayfalar

13 Aralık 2009 Pazar

Çocuk olamayan bu yazıyı okumasın...


Ortaokul yıllarımdan kalma, biraz endişe veren biraz da meraklandıran bir anısı vardır bende veliler toplantısının. Dedikodu iyi bişey değildir ama buna veliler toplantısı dahil değildir sanırım.

Bu gün ilk defa kendi çocuğumun toplantısına katıldım. O henüz 3,5 yaşında. Gittiği de okul değil kreş aslında. Ama şimdiden biz veliler heyecan yapımışa benziyoruz. 2-3 yaşındaki çocukların öğretmenleri ve bakıcılarından birtakım tavsiyeler ve nasihatler aldık. Toplantısına katılmakla da teyyid ettiğim veli olma durumunun şaşkınlığının dışında birkaç güzel düşünce kalmış aklımda.

Birincisi biz babalar çocuklarımızla daha çok vakit geçirmemiz gerekiyor çünkü annelerin veremiyeceği birçok davranış şeklini babalar verebiliyor çocuklara. Üstelik bunun farkında olduğumuzu da zannetmiyorum. Bizim farketmeden verdiğimiz çocuklarımızın farketmeden aldığı bu davranış ve tutumları verebilmemizin tek yolu onlarla daha çok ve etkili vakit geçirmek.

Kreş sahibesinin değindiği bir diğer konu "çocularınıza fazla oyuncak almayın" tavsiyesi. Bir ara bir espri vardı hatırlarmısınız. Origami gösteren bir programda bir süre kağıtlarla uğraştıktan sonra usta şurda yapılmışı var deyip hazır origami örneğini çıkarırdı. Sonra bu esprilere konu olmuştu "yapılmışı var". Şimdi çocukların hayal gücünü geliştireceği düşüncesiyle aldığımız birçok oyuncak aslında birer "yapılmış". Çocuk ancak o oyuncağı çözmeye kafa yorabilir ve o oyuncağın gösterdiği hayali anlayabilir. Hayal kurarak üretmekle ilgili hiçbir zihinsel faaliyette bulunmasına gerek yok. Oysa benim çocukluğumda ve tabiki benimle yaşıt birçok kişinin çocukluğunda hiç bu kadar oyuncak yoktu. Ben oyuncaklarımı kendim yapmak zorundaydım. ve hatırlıyorum bu hiçte zor değildi hatta gayet keyifliydi. Şimdi anlıyorum ki o yaptıklarım birer inovasyon. Yani iki yada daha fazla farklı nesneden anlamlı ve daha farklı bir nesne üretmek. Piller ve cetvelle yapılan uçaklar, tükenmez kalemden yapılma füzeler, kartonlardan oluşturulmuş evler, arabalar, gemiler, hele hele küçük motorların ve lambaların hayatıma girmesiyle geliştirdiğim (kendimce icat ettiğim) bir dolu oyuncak. Hepsi birer oyundu. Şimdi anlıyorum o oyunların değerini. Ve bu nasihati de kabul ediyor ve ekliyorum: çocuklarımıza fazla oyuncak almıyalım onlarla birlikte oyuncak yapalım.

Üçüncü nasihat söz alan bir velidendi. Orta yaşlardaki bayan üniversiteye hazırlık dersanelerinin birinde öğretmen. Ve şunu söylüyor. "Çocuklarımız üniversiteye hazırlıkta çok yoğun bir ders çalışma sürecine giriyorlar. Bu süreçte velilerin temel yakındıkları şey televizyon izleme demelerine rağmen öğrencilerin televizyondan başlarını alamamaları. Bunu şu şekilde açıklıyor. Çocuğunuz dünyaya geldiğinden beri evinizde televizyon sürekli açıksa, siz ev içinde akşamları ağırlıklı olarak televizyon izleyerek, dizi takip ederek vakit geçiriyorsanız artık o televizyonun sesi "iç ses"-"aile içi ses" haline geliyor. Bu alışkanlığı siz kazandırıyorsunuz ve üniversite hazırlık safhasında birden bu alışkanlığı bırakmalarını bekliyoruz." Bu cümleler bir arkadaşımın söylediği "dann" diye kafama inen balyozlar misali etkiledi beni. Ebeveyn olmak zor iş. Bunun zorluğu işte bu noktaları anlamak ve doğruyu yapabilmekten geçiyor. Düşünsenize çocuğunuz sizden çok artık başkalarıyla konuşuyor, onları dinliyor. Siz de evde onlarla konuşmazsanız sizin sesiniz artık bir "dış ses". Bir ailede iç ses anne babayla olan diyaloglar olabilir ya da oyun oynarken kırılan vazolardan, düşen tablolardan, devrilen saksılardan çıkan sesler olabilir-olmalıdır. Şüphesiz bunların her birinin bir değeri var ve yerine koyulabilir ama onları yaparken geçirilen zamana paha biçilemez ve yerine koyulamaz sanırım.

Sonuç olarka:

Hem çocuklarımızı büyütmeli hem de kendimiz büyümeliyiz.

Çünkü halen daha birer kocman çocuğuz...

3 yorum:

  1. harika idi murat yüreğine sağlık

    YanıtlaSil
  2. oh be nihayet birileri anladı ya... umarım yazını bir çok kişi okuma fırsatı bulurda bir çok kişinin kafasına dank etmiş olur:-)bu arada bende 15'imden yeni gün aldım:)))))

    YanıtlaSil
  3. Belkide anlaşılması gereken birçok konu var ve bizer bunların sadece belli bir kısmını anlayabiliyoruz, zaman da geçip gidiyor.

    Ben sizin anladıklarınızı da duymak, anlamak isterim. Lütfen yorumlarınızda anladıklarınızı paylaşın ki bu yazıyı yazmamın anlamı pekişsin. :)

    YanıtlaSil