Sayfalar

29 Ocak 2009 Perşembe

Ankara'dan değil Ankara'nın devlet grisinden bıkanlara...


"Ankarayı sevmeyene bir zulümdür bu kadar insanın neden Ankara'yı bu kadar sevdiğini anlamadan Ankara'da yaşamak." Y.Erdoğan


Ankara'da yaşayıp devlet dairesinde çalışıyorsanız iki şansınız vardır: ya sistemin parçası olursunuz ve memurlaşırsınız, ya da memurlaşamayan ama ona başkaldırma cesareti kendinde bulmadan onu değiştirme sevdası-hülyası-serabı-kabusu (ne derseniz deyin buna) ile yanıp tutuşan ve her seferinde "birdahaki sefere mutlaka" diyen garip birisi olursunuz. (Bu açıklamadan da anlaşıldığı üzre ben memurlaşmamak sevdasıyla garipleşme yolunda hızla ilerleyenlerdenim) Biz Türk'lerin karakteristik özelliğidir kolay yolu seçmek. Zor yol ise her geçen gün-ay-yıl daha da zorlaşır. Afyon gibidir bu, eroin gibi. Her geçen gün biraz daha bağımlı hale gelirsiniz. Her gün biraz daha batarsınız çukura demek daha doğrudur belki.


Kendi kendini gerçekleştiren bir kehanetin vücut bulmuş halidir devlet. Kendi kendimizin koyduğu saçma sapan, bir sonraki adımın usulune uygun atılması için şimdiki atılacak adımı bağlamak gibi birşey bu. Deli saçması devlette çalışmak. Biz de 657 ye sicil yönünden tabi kayıtlı deliler oluyoruz bu durumda.



Doğrusunu söylemek gerekirse çitlerin arkasını çok merak ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder